5 Aralık 2009 Cumartesi

Haftasonu Şifresiz Maçlar

05 Aralık 2009 Cumartesi
16.30 Hamburg-Hoffenhaim/TRT3
19.00 Milan-Sampdoria/NTV Spor
19.00 Xanthi-Olympiakos/ERT World
20:00 Nice-Marseille / Kanal A
21.00 Real Madrid-Almeria/NTV
21.45 Juventus-Inter/NTV Spor
22:00 Bordeaux-PSG / Kanal A
23.00 Deportivo la Coruna-Barcelona/NTV

06 Aralık 2009 Pazar
12.15 Gabala-Karabakh/Az TV
14.00 Partizan Belgrad-OFK Belgrad/RTS Sat
16.00 Genoa-Parma/NTV Spor
16.30 Köln-Werder Bremen/TRT3
18:00 Auxerre-Nancy / Kanal A
19.30 Schalke 04-Hertha Berlin/TRT 3
21.45 Roma-Lazio/NTV Spor
22:00 Lille-Lyon / Kanal A
22.15 Benfica-Academica/RTP International

http://ultrasmovement.blogspot.com/ dan alıntıdır...

4 Aralık 2009 Cuma

Jabulani

JABULANI” ismi, Güney Afrika’da konuşulan 11 resmi dilden biri olan ve Zulu kabilesinin kullandığı Bantu dilinden geliyor. Afrikalıların %25’inin konuştuğu bu dilde “JABULANI”, kutlama anlamına geliyor. Futbol tüm dünyanın paylaştığı ortak bir tutkuyken, yeni maç topunun ismi de Güney Afrika’da gelecek yaz futbol tutkusuyla yaşanacak eğlence ve heyecan dolu günleri temsil ediyor.

11 farklı rengin kullanıldığı adidas “JABULANI”, adidas’ın 11. Dünya Kupası topu olup, tasarımda kullanılan 11 farklı renk ise her takımdaki 11 oyuncuyu, Güney Afrika’da konuşulan 11 farklı dili ve Güney Afrika’yı Afrika kıtasının etnik çeşitliliği en yüksek ülkelerinden biri haline getiren 11 kabileyi temsil ediyor. 4 üçgenden oluşan eşsiz renkli tasarımda Güney Afrika’daki bu etnik çeşitlilik ve Afrikalılık ruhuna vurgu yapılıyor. (not: yazı alıntıdır)

Jubulani Charlize Theron ablamızın eline fazlasıyla yakışmış =)

Dünya Kupası Grupları


A GRUBU: Güney Afrika, Meksika, Uruguay, Fransa
B GRUBU: Arjantin, Güney Kore, Nijerya, Yunanistan
C GRUBU: İngiltere, ABD, Cezayir, Slovenya
D GRUBU: Almanya, Avustralya, Gana, Sırbistan
E GRUBU: Hollanda, Japonya, Kamerun, Danimarka
F GRUBU: İtalya, Yeni Zelanda, Paraguay, Slovakya
G GRUBU: Brezilya, Kuzey Kore, Fildişi Sahili, Portekiz
H GRUBU: İspanya, Honduras, Şili, İsviçre

Santiago Böyle İstedi

Euroleague'de Efes Pilsen grubundaki 6. maçını Rytas karşısında oynadı ve rakibini 77-62 yendi.
Tabii, galibiyetin öneminin yanısıra, Efes Pilsen'in yaptığı savunmanın da önemi çok büyük. Her zaman söylediğimiz "maç kazandıran" savunma kavramına güzel bir örnek veren galibiyette, en dikkat çeken isim, kısa süre oyunda kalmasına rağmen oldukça yüzdeli oynayan ve 17 sayı kaydeden Santiago'ydu. Hep söylüyoruz, Efes Pilsen'in maç kazanması için yapacağı ilk şey sert savunma olmalı ve Efes rakibini 60-65 sayı civarında tutmalı. Ve pota altını etkili kullanmak çok önemli. Hala da Ermal, Sinan ve Santiago gibi isimlerin daha çok süre almasından yana olduğumu söylüyorum. Önümüzdeki Partizan deplasmanında, bu isimlerin performansı kilit rol oynayacaktır. Ve Efes Pilsen rakibi dışarıdan üçlük bombardımanına tutarsa, zararlı çıkan taraf olacaktır.

Ivan Babek'e Saygı

Dünkü Galatasaray-Panathinaikos maçının Hırvat hakemi bana göre kötü değildi. Spiker de dahil, çoğunluğun ortak görüşü hakemin maçı katlettiği yönünde ki, ben buna katılmıyorum.

Hakem art niyetli olsa, 39. dakikada Arda'yı çift sarıdan oyundan atardı zaten. Tabii, hataları da oldu ama genel anlamda cesur bir maç yönetti. Özellikle Mustafa Sarp'ın golünün iptalinde, hatasını telafi edebilmesi takdire değerdi. Bu pozisyonda hem stajyer hakemlerin somut katkısına, hem de hakemin atmosferden etkilenmeyen kararlı duruşuna tanık olduk. Çünkü nice tecrübeli hakem, böyle bir durumda yiğitliğe leke sürmemek adına kararını değiştirmezdi.

2010 Dünya Kupası arifesinde, uluslararası platformda hakem hataları çoğu takımın canını yaktı.
Özellikle Fransa- İrlanda maçından sonra çoğu kimse, haklı olarak, stajyer hakem uygulamasının da bir işe yaramayacağını düşünmüştü. Neyse ki, dünkü maçta bu konuda olumlu bir örnek gördük.

Neticede 32 yaşındaki "babadan torpilli" denilen hakem dün iyi iş çıkardı ve maçın genelinde hataları olsa da, ortalamanın üzerinde ve adil bir yönetim gösterdi. Darısı, diğer hakemlerin de başına...

Totti'nin Asisti

Roma'nın 2.ci gölünden önce Totti'nin attığı müthiş pasa dikkat.

Alan Memnun Veren Memnun....


Herkes çekişmeli bir maç olacağını beklerken panathinakos un maçı ortada yürütme isteğiyle gerçekleşmedi amacı sadece maçı ortada götürüp Galatasaray defansını arasına derinlemesine toplarla gol bulma çabası olan Panathinakos Galatasaray'ın ofsayt taktiğine takıldı ve maç1-0 Galatasarayın üstünlüğü ile sona erdi.Galatasaraya gelince sezon başından beri ortada olan defans ve ortasaha arasındaki bloklardaki boşluklar her nekadar onarılmaya çalşılsada hala daha devam ediyor.Eğerki bu sorun çözüle bilirse Galatasaray ı daha takım oyunu oynayan bir takım olarak izleye biliriz....

Uefa Hakemleri..

Görünen o ki 6 hakemli sistemin pekte bir artısı yok isterseniz 10 tane hakem olsun sahada hatalar yinede kaçınılmaz olur birinin gördüğünü biri görmüyor birinin verdiğini biri vermiyor iyisimi 4 hakemle devam edilsin öylede hata yapılıyor bölede....

3 Aralık 2009 Perşembe

TEBRİKLER SARI MELEKLER 3-0



Bayanlar Voleybol Şampiyonlar liginde Fenerbahçe Acıbadem, Çek Cumhuriyetinden modranskayı 3-0 yendi. Bu sene çok iddialı takım kuran ekibimiz avrupanın en iyi takımlarından bir tanesi olduğu söyleniyor. Sadece maçtan maça takip ediyorum ama oyuncular hakkında bilgimin olmadığı bir spor. Setlerde 25-18, 25-11, 25-21 üstünlük sağlayarak rahat bir şekilde galip geldi. Naz yoktu bugün takımda ama ona rağmen zorlanmadık. Yinede bildiğim bir oyuncu varmış:) Haftaya Güçlü Dinamo moskova deplasmanına gidilecekmiş. Eğer ordan galibiyet gelirse şampiyonluk için güzel bir mesaj verilir rakiplere. Bu takımı kuran ve bize izlettirenlere teşekkürü bir borç bilirim. Son söz Gamova insan değilsin:))

Panathinaikos'a Dikkat


Yunan takımları çoğu zaman çetin çeviz rakipler olmuştur. Genellikle basketbol camiasında sükse yapan Panathinaikos, futbolda da zaman zaman iyi işler çıkarıyor. Bu akşam Galatasaray savunmasının giderek çeşitlenen zaafları karşısında özellikle Leto gibi bir oyuncu tehlike yaratabilir. Şahsi görüşüm, yine Galatasaray'ın kazanacağı ama bu sefer ilk maça göre daha fazla zorlanacağı yönünde.


Ama bunun için de Galatasaray'ın maçı kazanmayı daha çok istemesi ve hırslı olması şart. Yoksa Türk Milli Takımı'nın akıbetine uğrar.

Türk Futbolunda Yabancı Sempatizanlığı

Aslında uzun süreden beri üzerinde düşündüğüm bu konuda yazma fikri, dün izlediğim Twente- Fenerbahçe maçından sonra kafamda belirdi.

Elbette, kaliteli yabancı oyuncuların Türk futboluna çok büyük katkı sağladığı inkar edilemez bir gerçektir. Ancak, benim üzerinde durduğum konu, yabancı oyuncuların; kendileriyle aynı kalitede, hatta kendilerinden daha iyi olan Türk oyunculara kıyasla, kredilerinin çok daha yüksek olması ve el üstünde tutulmaları...

İlk aklıma gelen örnek Semih- Guiza ikilisi. Tamam, Guiza da çok kötü topçu değil ama Semih'ten artı bir tarafı yok. Üstelik Semih kadar bitirici değil ve Semih gibi de top saklayıp oyun kuramıyor. Ama takımda Guiza as oyuncu, Semih yedek. Semih 90 dakika çıkaramayacak bir oyuncu değil ama yıllardır yabancıların arkasında yedek bekleye bekleye nöbetçi santrafor kimliğine büründü. Üstelik Guiza'nın Semih kadar özverili olduğunu da söyleyemeyiz. Ama tablo bu. Guiza İspanya Ligi'nin kalburüstü oyuncusu olabilir ama Türkiye'de, as golcü kimliğine rağmen, gol sayısında stoper Lugano'yla kafa kafaya gidiyor .

Ve Leo Franco- Aykut ikilisi .... Mondragon döneminden beri yedek bekleyen Aykut, bir ara Orkun'un, sonra da De Sanctis'in yedeği oldu, De Sanctis ne amatörce goller yedi ama bir sene kaleyi korudu. Aykut'un bileti ise iki maçta kesiliverdi. Sanctis'in sezon başındaki göz boyayan 3-4 maçlık performansından sonra, bonservisi de alınmaya çalışıldı ama "neyse ki" alınamadı. Şimdi de "tecrübeli" Leo Franco kalede ( ya da kale civarında bir yerlerde) kendisinden bir tek istikrar eksiği olan Aykut ise bazen kulübede bazen tribünde...

Trabzonspor'da Sylva ve yedeği Tolga (şimdilerde Onur), Sivasspor'da Petkovic ve yedeği Akın gibi isimler de ilk gözüme çarpan örnekler.....

Zamanında, Kezman sakatlanmasaydı Semih de o sezon büyük patlamasını yapamayacak ve Milli Takım'a kadar yükselemeyecekti muhtemelen. Nitekim, adı gönderilecekler listesinde bile geçiyordu o dönemlerde...

"Nihayet" Sylva kızağa çekilmeseydi, yeni transfer Onur bir sene sessiz sedasız kulübüde oturup, sonra da Anadolu takımının birine gidecekti. Şimdi ise iyi bir kaleci olarak dikkat çekmiş durumda.

Sonuç olarak, elbette kaliteli yabancılardan sonuna kadar istifade edilmeli ama yetenekli Türk oyuncuları da, önlerinde bir Dünya yıldızı oynamadığı sürece, ziyan edilmemeli.

Yalancı Bahar.....


Görünen o ki Fenerbahçe yalancı baharın yalan çiçeğini oynadı bu akşam 90 dakika boyunca futbol oynamaktan aciz kalmış bir Fenerbahçe izledik sadece 2-3 tane bulunmuş poziyon ve Lugano nun kafa golü izledik buakşam birde Roberto Carlos un şans meleklerini.... Fc Twente gelince bulunan birçok pozisyonu cömertçe harcamaktan çekinmediler ve sonunda kaybettiler.Son olara şu noktaya değinmekte yarar var bizim takımlarımız menejer önerisiyle futbolcu alcaklarına gidip biraz araştırsınlar bakın elin Avrupalısı kimleri buluyor araştırarak Fc Twentenin 15 numaralı oyuncusu Miraslav Stoch Fenerbahçeyi neredeyse tek başına yıkacaktı ve bunun gibi birçok oyuncu var avrupada yapılması gereken ise sadece araştırmak...

2 Aralık 2009 Çarşamba

Carlos Corinthians Yolcusu


Gitti gidicek denilen Roberto Carlos'un Corinthians ile anlaşıtığı ve 20 Aralıkta Brezilya'ya döneceğini açıklamış. Hayırlısı olsun.

Haberin linki burada.

Deco & Volkan Şen Benzerliği

Deco

Volkan Şen

Birçoğunuzun daha önceden dikkatini çekmiştir bu benzerlik. Fakat ben yakın zamanda Bursaspor maçı izlememiştim, bu hafta nasip oldu Volkan Şen'i izlemek. Maç sırasında bu adamı bi yerden hatırlıyorum dedim kendi kendime ama çıkartamadım =) Eve geldiğimde maçın özetini izlerken babam bu Volkan Deco'ya ne kadar benziyor diyince benim jeton düştü.

1 Aralık 2009 Salı

Ballon d'Or Messi'nin


2009 yılının ''Ballon d'Or'' ödülünü Messi kazanmış. C.Ronaldo ikinci ,Xavi üçüncü olmuş.

''Avrupa Yılın Futbolcusu Ödülü olarak bilinen "Ballon d'Or" ("Altın top") her yıl verilen ve bir önceki sezonda yerel ligler ve kıta Kupalarında en başarılı performansı gösterdiği birçok spor yazarlarının oylaması ile kabul edilen oyuncuya verilen ödüldür. İlk kez 1956 yılında verilen ödül, ünlü Fransız Futbol dergisi France Football tarafından organize edilmektedir.''

---------------------------------------------------------------------------------

Barca-Real Madrid maçı öncesi ufak bi anket yapmıştık. Sonuçları Ballon d'Or haberi ile vermek ayrı bi zevk.

KİM BU ADAM ?

TRT-2 de TÜRK telekomun maçını izliyorum şu an. 3. periyot bitti ve telekom 30 sayıdan fazla fark yaptı ve maç artık izlenesi durumdam çıktı demek isterdim ama ne mümkün. Maç ilk dakikadan spiker ve özellikle yorumcu sayesinde ilk periyotta izlenesi durumdan çıktı. İsmini bilmiyorum ama maçı yorumlayan kişinin yatacak yeri yoktur herhalde bu basket camiasında:) Espri bi yana telekomun karşısında zayıf bir rakibi var ve ilk 5 de ben çıksam fark 30 değilde 15 olurdu herhalde. İnatla yorumcu amca hakkında yazmak istemiyorum ama bu yazıyı ona ithaf ediyorum:) Maç başından bu yana telekom değil de rüya takım izliyormuşuz havası yarattı bizlere. Nerden duydu bilmiyorum ama bir kaç klişe laf öğrenmiş hep onları söylüyor. Ağzından düşmeyen telekomun maç başından bu yana basketbol doğrularını sahaya yansıttığı cümlesi. Sırf 3lük atmak nasıl bir basketbol doğrusuysa maç başından bu yana bunları söylüyor. Maçın spikeri ise başka bir alem. Bi ara efsane cümleleri not edeyim mi diye düşündüm de hangi birini yazayım. Ertem Şener bunların yanında Ercan Taner kalır. 4. periyot devam ediyor amcam hala döktürüyor. Başka maç da yok kanal değiştireyim diyorum. Telekomun defansını demir gibi olduğu söyleyip karşı takımı da güneşte kalmış dondurmaya benzeterek nirvanaya ulaştı. Nerden buluyorlar böyle adamları çok mu arıyorlar acaba.

KAFAN İYİ Mİ DALEMBERT ?



Sixers son saniyede 2 sayı gerideyken topu iguadalaya teslim ediyor ve o da 3lük deniyor ama saolsun dalembert girmekte olan topa dokunarak takımını galibiyetten ediyor. 1.56dan itibaren pozisyonu izleyebilirsiniz. Takımına bu kadar zarar veren başka oyuncu varmıdır acaba varsa bile bu kadar alenen yapan da yoktur. Sixers'ın hocası bundan sonra son hücum oyunun çizerken dalemberti ya oyuna sokmaz ya da potaya en uzak yerde konumlandırır. Alem adamsın dalembert:))

LİNK

HANGİ YALANLAMAYA İTİBAR EDECEĞİZ?



Yatmadan önce bloglara uğramadan uyumayayım dedim. Chemedyada ki haberi gördüm ve dikkatimi çekti okuyayım dedim. O anda Fox da spor programı vardı Ersun Yanal ve Gürcan Bilgiç'in katıldığı programını da dinliyordum bi yandan. Yazıyı okuduktan sonra aradan 1 dk geçmeden Gürcan Bilgiç sabah gazetesinin haberini söylüyordu ve Fenerbahçenin bu haberi nasıl yalanlar diyordu. Sabahtaki haberin başlığı 'Emre maçta, kankalar barda'. Gazetedeki haberde futbolcuların 22.30 ile 00.30 arasında barda olduklarını söylüyordu. Kasımpaşa maçı 20.00 de başladığına göre bitiş saati de 21.45 olur. 21.45'te biten maçta olmadığını iddia eden gazetenin 22.30 da maçın oynandığı neresinden uyduruyor acaba. Yaptığınız haberi belirli bir zaman ayarlamasına oturtup sunsaydınız bizlere.

Haberin linkine buradan ulaşabilirsiniz.

29 Kasım 2009 Pazar