31 Ekim 2009 Cumartesi

Beckham'ın Dönüşü

David Beckham abimiz ocak ayında İtalya'ya geri dönüyormuş. Vatana millete hayırlı olsun diyelim. Modayı bu kadar takip eden bir ailenin İtalya'ya yerleşmesi kadar doğal ne olabilirki. Milan da emekliler yurdu olma yolunda ilerliyor =)

30 Ekim 2009 Cuma

Euroleague'de Zafer Haftası

Euroleague'de iki temsilcimiz de haftayı zaferle kapattı. Çarşamba günü Fenerbahçe, Lyon'da Asvel'i uzatmalar sonucu 76-78 ile geçerken Efes de Partizan'ı 77-67 mağlup etti.

Çarşamba günkü maçta Fenerbahçe rahat oyunu son dakikalarda zora soktu, maçı kaybedebilirdi de, bunun altında Preldzic bazı oyuncuların gereksiz kahramanlık yapma sevdası yatıyordu. Basketbol da laubaliliği kaldırmayan bir oyun, ama Fenerbahçe topu pota altına indirdiği anlarda üstünlüğünü çok net gösterdi. Bu senenin en büyük artılarından biri, NBA'a takım içinde yararlı görev adamı statüsünde gidip, yıldız statüsünde dönen Kinsey. Bu oyuncu maçta da 21 sayı attı ve el yakan toplarda da sorumluluk alabiliyor. Solomon formsuz ama Greer gibi iyi bir skorer onu da rahatlatıyor açıkçası. Neticede Fenerbahçe grupta altına alması gerekn takımlardan birini mağlup etti. İçerideki Cibona maçından da galibiyet bekliyorum.

Efes Pilsen ise tam bir muamma. Bu takımın iddiasını ortaya koyacağı maç Malaga maçı olacak. Böylece Efes Pilsen'in grup içindeki durumuyla ilgili bir tahminde bulunabiliriz. Partizan maçında ise yıldızların eline bakan bir tablo çizdi, zaten oyun şablonu Amerikalılar'ın üzerine dönüyor. Rakocevic de takımı iyi idare ediyor. Geniş rotasyonda ise Nachbar, Sinan ve Santiago gibi isimler pek süre alamıyor. Ermal dün oynamadı. Kaya dün iyi süre aldı iyi mücadele etti. Shumpert'in performansı sevindirici. Smith savunmada hücumda iyi işler yapıyor. Takımda sayı dağılımı güzel gidiyor.

Ama önceki yıllardaki Efes Pilsen rakibi savunmasıyla boğardı, çok önemli takımları özellikle deplasmanda mağlup ederdi. Son birkaç yıldır dışarıdan potayı döven, eskisi gibi savunma yapamayan bir takım görüyoruz. Bu yüzden Malaga maçı önemli olacak. İyi savunma yapan bir takım. Sonraki hafta deplasmanda oynayacağımız Olimpiakos grupta Efes'in üstüne çıkabilir ama ilerleyen turlarda pek bir şey yapamaz. İlerleyen haftalarda grup içindeki dengeleri daha iyi değerlendireceğiz.

29 Ekim 2009 Perşembe

Pişkinliğinde Bu Kadarı


Antu.com : ''...Galatasaray tribünlerinden atılan bu bardağın asıl hedefinin Keita değil maçın yan hakemi olduğunu açıkça görebiliyoruz. Ancak bardak ne hedefe nede Keita`ya gelmeden boş alana düşerek patlıyor, bu fırsatı iyi değerlendiren Keita bardağın kendisine zarar verdiğini gösteren sahte hareketlerle kendini yere atıyor ve çok kısa süre içinde pişkince yerden kalkarak bardağı yerden alıp görevlilere teslim etmeye gidiyor.''...

Sadece gülüp geçmek lazım. Fenerli dostlar kızmasınlar ama böyle bi açıklamaya kesinlikle gerek yok.

Antu.com daki haberler:

Hedef Keita Değil Yan Hakem

Sahtekarlıkta Son Nokta !

28 Ekim 2009 Çarşamba

YETER ARTIK TANJEVİC



Tatil gününde baktım Fenerbahçe'nin hem bayan voleybolda hemde erkek basketbolda maçları var ne güzel bir keyif günü olur diye oturdum bilgisayar başına. Televizyon olmadığından internet üzerinden izledim. Bayan voleybolda iyi takım kuruldu ve rahat rahat galibiyet geldi. Hem de Türk voleybolunun lokomotif takımlarından eczacıbaşını yenerek Süper Kupa kazanıldı. Neyse çok uzattım lafı. Basket takımı da Kendisine göre asla çekişemeyecek düzeydeki asvel ile oynuyor. Bi ara maçta 13 sayı fark oldu. Burdan sonra kalite ve tecrübe ile fark kopar 20li sayıların altına düşmez dedim ama demez olaydım. Son saniyelerde az kalsın maçı kaybediyorduk. Maç kaybedilir her zaman maç kazanmadık ama bu ezik oyuna hiç gelemiyorum. Tanjevice artık nasıl sabrediliyor anlamak mümkün değil. Hem milli takım hem fenerbahçe artık yeter. Taraftarın çok sevdiği Aydın Örs yollanıyor şampiyon olurken yerine tanjevic getiriliyor. Bizim ülke basketboluna katkısı varmı bence hiç yok. Biz ne kadar konuşsak da görevine devam edecek. Açıkcası bu mantıkla yönetildikçe ülke basketbolunun gelişmesini beklemiyorum. Sonumuz Tanjevic sonrası italya gibi olacak. Bu admamın artık yüzünü bile görmek istemiyorum. Değerlendirme için Fenerbahçe'nin Tanjevic öncesi ve sonrası oynadığı oyunlara bakarsak tabloyu net olarak görürüz. Bu hikaye çok sıkmaya başladı artık YETER!

27 Ekim 2009 Salı

Miroslav Stoch


Miroslav Stoch 20 yaşında FC Twente'de kiralık oynayan Slovak yıldız adayı. FC Nitra takımında futbola başlayan Stoch as takımda sadece 3 maç oynar ve 2006 yılında Chelsea'ye tranfsfer olur. 3 sezon Chelsea yedek takımında futbol hayatını sürdüren ayrıca Chelsea as takımında 3 lig ve 1 FA Cup maçına çıkmıştır. Stoch sezon başı Hollanda ekibi Twente'ye kiralanır. Fenerbahçe-Twente maçında dikkatimi çekmişti genç oyuncu, daha sonrada Twentenin maç özetinleri izleme şansı buldum; gayet yenekli, akıllı ve süratli bi oyuncu. Bu yazıyı yazmama iten güç ise Stoch'un hafta sonu Groningene attığı süper gol =) Burdan izleyebilirsiniz.. Oyuncuyu takibe devam , yıldız olursa postu tekrar anarız...


26 Ekim 2009 Pazartesi

I LOVE THIS GAME



Basketbolun en üst seviyesi başlıyor bu haftaiçi. Kendine özgü kuralları olan bir organizyon. Her ne kadar Avrupa Basketbolu tarafında olsak da her zaman aynı ülke takımlarının desteklenmesi ve bunun yıllarca aynı şekilde işlenmesi giderek soğumama sebep oluyor. Nba'i her sene daha çok takip ediyorum bunda en önemli 2 sebep yahoo fantasy basketbol ve bilgisayar oyunlarıdır. Düzeni ve organizasyonu da artı bir yakınlaşma sebebimdir. Geçen sene genelde sakatlıklardan yavan bir lig izlesek de hidayetli orlando sayesinde sonuna kadar artarak süren bir ilgiyi hak etmişti. Bu sene favorim ise Rasheed Wallace'ı kadrosuna dahil eden Celtics. Sakatlığından dolayı Play-off ları kaçıran Kevin Garnett ise ayrı bir merak uyandırıyor. 2010 yazında serbest kalacak kaliteli oyuncularının fazla olması sebebiyle tüm sezonda daha çekişmeli bir lig izleyebiliriz. Değinmeden geçmek olmaz bloguma isim olarak sponsor olan Phoenix Suns'a da başarılar dileyelim:)) Steve Nash bırakır mı bu sene bilmiyorum ama onu izlemek büyük keyif.

DERBİNİN ARDINDAN




















Resimler Spor3.com sitesinden.

Yüksek Tansiyonlu Mücadele




Büyük maçın yankıları da tabii ki büyük oldu. Ve, futbolun adaleti tecil etti, maçı daha çok isteyen kazandı. Yani, maça tarafsız bakmayı da becerebilen herkes böyle düşünecektir. Bahane üretmeye gerek yok.


Özellikle maçtaki ilk ve ikinci golle ilgili tartışmalar yoğunlukta. Ben buradaki iddiaları değişik bir şekilde ele almak istiyorum. Şöyle ki:



1- İlk golde ofsayt olduğu yönünde tartışmalar var. Hatta gerçekten de ofsayt. Öyle bile olsa bu takımın savunma kurgusu iki pasta nasıl böyle pozisyon veriyor?Ceza sahasına gelen bütün yan toplar tehlikeli oldu. Takip eden pozisyonlardan birinde Lugano da çıkıp tek başına kafayı vurmayı başardı da, top direkten döndü.


2- Penaltı pozisyonunda Alex'in kendini yere bıraktığını iddia edenler var. Bana da düşürecek kadar bir müdahale yok gibi gelse de, pozisyonu bir kaç kere daha izlemek lazım. Yalnız; 32 yaşına gelmiş, dünyanın en önemli liglerinden birinde yıllarca oynamış bir kaleci ikinci defa degajı kalenin dibindeki rakibe atıyorsa ve bu rakip Alex'se, böyle bir pozisyonun olması gayet doğal değil mi? Zaten defansif orta sahalardan özellikle biri sürekli geriyi düşünerek oynadığı için, Franco da topla haddinden fazla buluştu. Savunma bu kadar kötü olduğu için de hala Franco hakkında net bir kanıya varamadı sporseverler.

Maçta atmosferi bilhassa germek isteyenler vardı sahada. Ve bir de 3. gol var ki, oradaki savunma mantığını çözebilmiş değilim. Gökhan zaten topu ayağında tutan oyuncuya pres yapmadığı gibi, altıpasın içindeki Guiza'ya yakın olmak yerine dışarıda bekleyen oyuncuya koştu. Dışarıdaki oyuncuyu tutması gerekenler de eli belinde seyredince Guiza nihayetinde golü attı. Top Galatasaray ceza alanı çevresinde o kadar çok dolaşınca gol olması da kaçınılmaz olmuştu zaten.

Daum maça iyi bir stratejiyle çıktı. Hatta "Savaşta her şey mubahtır." zihniyetiyle, sahada hırslı ve çok pres yapan bir şablon oluşturmayı da başardı. Galatasaraylı futbolcular sakin kalmayı başaramayıp, Keita'nın kapıldığı gibi tahrikçilere kapılınca pek bir şey yapamadılar. Ama o tahrikçiler dün daha çok isteyen ve koşan taraftı.

Neyse, maçı pek gerektiği gibi anlatmayan bir fotoğrafla başladık. Oradan bakılınca temiz bir maç gibi görünüyordur herhalde.







25 Ekim 2009 Pazar

Derbi Günü

Liverpool vs Man U

Kırmızıların derbisi...

--------------------------------------------------------------------------

antu.com


ultraslan.com

--------------------------------------------------------------------------

River Plate vs Boca Juniors

Burjuvanın takımı River Plate mi ? Halkın takımı Boca Juniors mu ?

21.15'te NTV Sporda...