10 Ekim 2009 Cumartesi

Ettore Messina' lı Real Madrid - Utah Jazz

NBA takımlarının her yıl sezon öncesi dönemlerinde Avrupa'ya gelip hazırlık maçları yapmalarına artık aşinayız. Bu sefer Ettore Messina önderliğinde sezona flaş transferlerle giren Real Madrid'de bu maçlardan birinde kendini gösterdi.

Tabii, Avrupa basketbolu ne kadar ilerlerse ilerlesin, takım bazında hala NBA takımlarının çok çok gerisindeler. Neticede şov amaçlı bir müsabaka oldu, görsellik ön plandaydı. Biz de Utah'ın gelecek vaat eden çaylaklarını ve Real'in yeni transferlerini gördük.

Siena'dan beğendiğim oyuncu Kaukenas ve yanında Darius Lavrinovic, başarısız bir NBA macerası sonrası Rusya'da da bekleneni veremeyen Garbajosa, genç Sırp yıldız Velickovic, Tau'dan Arjantinli Prigioni ve Barcelona'dan Vidal'ı alan Real özellikle Messina gibi Avrupa'nın en iyi antrenörlerinden birini transfer ederek hedef büyüttü. Ama daha oturmuş bir kadrosu olan Barcelona futbolda olduğu gibi basketbolda da bu sezon bir adım önde olacaktır. Zaten Real'in bu seneki atılımının sadece futbol bazında olmadığını görmüş olduk.

Maç esnasında, özellikle oyunun koptuğu anlarda, Kaan Kural'ın Real'in futboldaki flaş transferlerinden girip ufak çaplı bir futbol geyiği döndürmesi de ilginçti. Utah'ın bu sezon Play Off'larda yer alabileceğini bile sanmıyorum, fazlasıyla tatmin olmuş heyecansız oyunculardan kurulu bir takım.

Ettore Messina'nın adı bazı NBA takımlarıyla da anılıyor. Kimbilir, kapıyı Messina aralarsa, belki Avrupa'nın bazı kaliteli antrenörleri de yakın zamanda onu takip edebilir. Şimdilik uzak bir ihtimal ama ileride neden olmasın?

8 Ekim 2009 Perşembe

PREVİOUSLY ON PRİSON BREAK



Delonte West kamptan ayrılmış habersiz bir şekilde. Bunu geçen sene de yapmış yine 10 gün kamptan ayrılmış. Daha öncede maryland' da üzerinde silah bulundurmaktan dolayı tutuklanmış. Lebrondan da açıklama gelmiş sahip çıkmış bir bakıma. Onun dönmesini bekliyoruz çünkü ona ihtiyacımız var şeklinde. Futbolda Ariel Ortega'nın böyle bir durumu vardı, canı sıkılınca veya bunalınca köyüne kaçarmış kimse de arayı sormazmış kafasını toplayıp geleceği için. Şampiyonluğu bu seneden daha fazla hiç bir sezon istemeyen Cleveland için kötü bir durum olsa gerek takımın kilit oyuncularından bi tanesinin sorumsuz hareketleri.

7 Ekim 2009 Çarşamba

3 Maymun



Ligden düşürülen Ankaraspor'un Türkiye Kupasında oynamasını nasil değerlendirmemiz lazim acaba ?

a)Gülerek
b)Ağlayarak
c)Susarak
d)Dalga Geçerek
e)Hepsi

Ankaraspor Out



Alt lige düşürülen Ankaraspor'un resmi internet sitesi ankaraspor.com.tr nin açılış sayfası...

Serena Williams'ın Dönüşü




Çin Açık Tenis turnuvasında dün eski 1 numara Dinara Safina'nın elenmesinde sonra bügün Rus Ekaterina Makarova'yı yenen Serena Williams tekrardan dünya sıralamasında ilk sırayı almayı garantiledi.

Williams kardeşlerin küçüğü olan Serena kazandığı 11 Grand Slam şampiyonluğu ile ne kadar başarılı olduğunu kanıtlamıştı. Ablasına göre daha başarılı olan Serena Williams'ın belli bir süredir asıl hedefinde Rus tenisçi Dinara Safina vardı; kariyeri boyunca hiç Grad Slam kazanmamış bir tenisçi sıralamada haftalarca ilk sırada oturdu. Bi anlamda adalet yerini bulmuş oldu =)

Pes mi Fifa mı ?




Pes mi Fifa mı ? Sorusu yıllardır tartışılır. Aslında tartışmanın galibi hep bellidir Pes tabiki. Playstation1 den bu yana Pes fanatikleri milyonları aştı. Bizde o dönemden bu günlere kadar her serisinde yüzlerce binlerce maç yaptık diyebiliriz. Aşırı derecede bir Pes fanatiği olduğumu söyleyeyim tartışmaya girmeden önce.

Son dönemde tartışma biraz alevlendi. Fifa fanatikleri forumlarda biraz daha söz sahibi olmaya başladılar. İster istemez insanda bir soru işareti doğuruyor. Bende kulağımı dolduran ufak fısıltıların esiri olarak Playstation 3 için Fifa 2010 oyunu aldım. Bu gune kadar Fifa'ya para vereceğim aklımın ucundan geçmezdi. Oyunu ilk aldığımda grafikler yine hemen bıktıracak izlenimi veriyordu taki oyunun içine gireseye kadar. Hiç Fifa oynamamış biri olarak ilk işim controllerden tuşları PES ayarlarına getirmek oldu. Ardından iki üç maç sonra oyuna ısınmaya başlıyosun. Arkadaşlarla yapılan bir kaç maç ile zaten toplu bir şekilde oyundan haz alındığı hissediliyor. Zaten ister istemez ardından maç trafiği geliyor. En büyük artısı oyuna yeni başlıyanla eski pes bilen arasında çok fark yaratmıyor. Aslında ufakta olsa dip nokta sayılır. PEs oynarken yeni arkadaşları aramıza alamazdık. Çok rahat maçlar karşı tarafın canını sıkardı. Messi ile alıp topu kimseye vermeden dakikalarca ayağında tutabiliyordun. Fifa oyun içi motorunda yorgunluğu çok iyi düzenlemiş. Oyuncu tamamen yorulup bitmiyor. Bir iki pozisyon üst üste gelince pozisyon yorgunluğu yaşayıp ayağındaki topu kolaylıkla kaptırıyor Messi olsa bile. Diğer taraftan pas şideti ayarlanması orta şiddetini belirleme kolay adam geçememe (Pes'te içinden geçme gibi) kalecilerin daha iyi olması kolay gol olmaması gözüme çarpan oyunu dahada güzelleştiren etkenlerden bir kaç tanesi. Fifa zaten menü ve lisans zenginliği ile Pes'ten bir kaç adım öndeydi. Oyun içi oynanabilirliğide artırınca benim gibi fanatik bir Pes hayranını bile kendi cephesine çekmesini bildi diyebilirim.

Son sözü söylemeden önce PES 2010'u beklemekte yarar var. Demosunu beyenmediğimiz oyunun belki full versiyonu yüreklerimize su serpebilirir.

6 Ekim 2009 Salı

MİLLİ TAKIMDA NEDEN YOKUM ?



Fatih Tekke Milli Takıma seçilemediği için veryansın etmiş yine Fatih Terim'e. Fatih Tekke'ye bazı bölümlerden katılıyorum ama kafamı kurcalayan noktalar da yok değil. Fatih Tekke Zenit ile Uefa finali oynadığı zamanlarda da milli takıma çağırılmadı. Oyun stilini ve yeteneğini çok beğendiğim bir futbolcudur Fatih. Avrupa Şampiyonasında kadroya dahil edilmeyişinde çok eleştirmiştim ama gazetede okuduğum ve 2 Fatih arasında geçen muhabbeti bilince aslında çok şaşırmamıştım. Asıl değinmek istediğim nokta Fatih Tekke olsun bir başkası olsun devamlı bu tarz açıklamaların yapılıyor olması. Acaba bunun sebebi Milli Takımın prim sistemi olabilir mi. Avrupa Şampiyonasında gazetelerde prim olarak en bonkör ülkenin Türkiye olduğunu okumuştum. Bu tarz beni neden almadın açıklamalarının olmasını buna bağlayabilir miyiz? Zamanın da haluk ulusoy döneminde çıkan jip muhabbetleri hala aklımızın bi tarafında.

4 Ekim 2009 Pazar

BÜLENT UYGUN İSTİFA ETTİ



Antalyaspor maçı öncesi istifa edecek haberleri vardı. Kazandıkları maç sonrasında da istifa ettiğini duyurdu basın toplantısında. Kimileri hiç sevmezdi kimileri ise severdi, ortası yoktu. Sevilmeme sebebini çok konuşması, fenerbahçeli olması ve en önemlisi ise 4 büyüklere ders verircesine az bütçe ile doğru işler yaparak devrim yapmasıdır bana göre. İlk sebepten başlarsak özellikle geçen sene 2. dönemden itibaren çok fazla gerekli gereksiz konuştu. Ha diyebiliriz bu kadar başarı ile konuşabilir adam ama az konuşup icraat yaptığı dönemleri karşılaştırırsak göreceğiz farkı. Fenerbahçeli olması ve onun başarılı olduğu dönemde Galatasaray ve Beşiktaş'la şampiyonluk yolunda mücadeleye girmesi bazılarının hoşuna gitmedi. Ên doğru işleri yaparken birden tüm yanlışları birarada yapması en büyük hatasıydı. Bilica yerine yasini yerleştirmesi, geçen seneki kadroyu birden bozması son 2 senenin başarısını birden götürdü. Türk futbolu adına büyük bir şanstı ama kendi şansını kendisi bitirdi. İlerki hayatında doğru kararları vererek doğru takımları çalıştırması dileğiyle.