28 Kasım 2009 Cumartesi

Messi mi ? C.Ronaldo mu ?





27 Kasım 2009 Cuma

Ağır Fatura

Fenerbahçeli futbolcu Kazım Kazım'a Beşiktaş maçındaki hareketlerinden dolayı PFDK tarafından 4 maç ceza verildi. Kazım'ı az çok tanıyoruz. Yani; sahada yer yer laubali hareketleri olan, disiplin problemi olduğu düşünülen bir oyuncu. Kırmızı kartta da hatası var. Ancak.......

Kazım'ın tüm maç içerisindeki ve maç bitiminden soyunma odasına gidene kadar olan hareketlerinde, "4 Maç" gibi bir ceza almayı gerektirecek bir durum göremiyorum. İngilizce olarak sarf ettiği kelime grubu, aslında bir sürü futbolcunun ağzına sakız gibi yapışmış ve Türkçesi itibarıyla günlük hayatımızda dahi yer eden bir özelliğe sahip.
Pozisyon anında takımı adına bir şeyler yapıp, maçı çevirme gayretinde olan Kazım'ın ağzından o anki hırsla ağzından ilk fırlayan laf... Çünkü Kazım bunu bir küfür olarak değil de, bir protesto sözü olarak görüyor. Tabii, cezası var ama 4 maç değil.

Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Kadıköy'de maç öncesi rakibine vuran Bilica 2, maç içinde rakibine yumruk atan Keita 3 maç ceza aldı. Kazım ise küfürden 4 maç ceza aldı. ( Küfür dışında başka vukuatları da varmış söylenildiğine göre...)

Hangi takımı tutarsak tutalım, olaylara biraz nesnel bakmakta fayda var. Çünkü bu olaylar ve bu yanardöner kararlar, takımların birebir mağduriyetini veye menfaatini aşıp, daha büyük bir sorun halini aldı. Burada bir sorun yok gibi görünse de, aslında bir adalet ve vizyon sorunu olduğu açık.

26 Kasım 2009 Perşembe

Kurban Bayramınız Kutlu Olsun


Tarih & Tekerrür & ManU

Arif Erdem

Kubilay Türkyılmaz

Manchester United 3-3 Galatasaray | 20 Ekim 1993 | Arif Erdem , Kubilay Türkyılmaz

----------------------------------------------------------------------------------

Elvir Boliç

Manchester United 0-1 Fenerbahçe | 30 Ekim 1996 | Elvir Boliç

----------------------------------------------------------------------------------

Rodrigo Tello

Manchester United 0-1 Beşiktaş | 25 Kasım 2009 | Rodrigo Tello

25 Kasım 2009 Çarşamba

Trabzonspor & Fatih Tekke & Şenol Güneş

Trabzonspor'un hatalarını ve bu hale gelmesini sağlayan sebepleri maddeler halinde bi yazalım:

* Sezon başı nerden geldiği belirsiz t.direktör Hugo Broos.
* Yapılan yanlış transferler (sezon başında kurulan takımla şampiyonluk sadece halaydi bana göre, 5-6 tane TSL den orta sınıf oyuncu alıcağına 2-3 tane kaliteli isim almak daha yararlı olur )
* İkinci sınıf oyuncular (Engin Baytar, Tayfun Cora, Giray Kaçar gibi oyuncularla ne kadar başarılı olunur ki? )
* Umut Bulut ve Gökhan Ünal gibi iki forvetinin olması (şanssızlık 2-3 maç olur fakat bunlarınki düpe düz beceriksizlik)
* Kaleci Tony Sylva =)
* Düşünce olarak hep geride kalan yönetim anlayışı.
* Her kötü sonuçtan sonra akla gelen Fatih Tekke ve Şenol Güneş gibi iki ismin olması (tanrı yerine koyulan isimler)

Yazdığı şu maddelerden bana göre en önemlisi sonucusu ; Fatih Tekke ve Şenol Güneş. Bir takım bu kadar mı acizdir ki her kötü olayın ardından bu isimleri geri ister. Trabzonsporluların tek isteği bu iki ismin geri gelmesi, şampiyonluk veya başarı felan hikaye bana göre. Sanki tanrı veya ilah bu insanlar, geri gelir gelmez Trabzonu şampiyon yapıcaklar, başarıdan başarıya sürükliycekler. Artık dönsünler diyoruz bizde :) trabzonlularda, türk futboluda rahat eder en azından.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Vestel'e Terfi Edemeyenler

Dün 3 puan ve liderlik beklentisiyle sahaya çıkan Galatasaray'ın umduğu olmadı. Manisaspor'un sahaya yayılışı ve sistemi doğruydu.

Akıllı bir oyunla puan almayı başaran Vestel Manisaspor, bir iki yabancı takviyesiyle daha üst sıralara çıkabilir. (Zaten Trabzonspor'un nasıl Manisaspor'un üstünde yer aldığına hala şaşmaktayım) Yalnız, yabancı oyuncu tercihinde dikkatli olunmalı ve "kesinlikle" yabancı kaleci alınmamalı. Çünkü İlker iyi bir kaleci ve kendisine daha çok şans verilmeli.

Galatasaray ise mutlaka ama mutlaka yabancı stoper almalı. Çünkü savunmanın göbeğinin durumu içler acısı. İleride kaliteli bir Avrupa takımı, bu savunmayı ve kale dışında heryerde bekleyen Leo Franco'yu keklik gibi avlar. Ve yenilen basit gollerden sonra, Arda'nın şık çalımları, Sabri'nin çalışkanlığı, Mustafa Sarp'ın hırsı ve Kewell'ın milimetrik pasları da boşa gider.

Son yıllardaki savunma zaaflarından ve sırf bu yüzden alınan mağlubiyetlerden bir ders çıkarma vakti geldi de, geçiyor bile. Mutlaka önlem alınmalı.

22 Kasım 2009 Pazar

ANLAMADIĞIM NOKTA



Galatasaray yaptığı sahtekarlık ve Fenerbahçe maçında çıkan olaylardan sebebiyle aldığı cezalar açıklandı. Her yerde var cezalar uzun uzadıya yazmaya gerek yok. Verilen cezalarda gözüme çarpan bazı noktalar var. Bu noktalar federasyonumuzun etliye sütlüye karışmama prensibi ile çalıştığını gösteriyor. Şimdi bu göze çarpan noktaları yazalım.

Galatasaray yaptığı sahtekarlıktan dolayı bu zamana kadar oynadığı maçların hepsinde hükmen mağlup sayıldı.Normal mağlubiyette alması gereken 1 puan da verilmedi ve üstüne 5 puan da ceza verildi. Cezalar verilmeden istifalar geldi ki bu yapılan sahtekarlığın kabul edilmesiydi ama federasyon ne yaptı. Galatasaraya yaptığın sahtekarlık da olsa bu ligde oynayabilirsin dedi. Hesap yapanlar var kalan 24 maçında 20 galibiyet alırsa ligde kalacak kalamayacak diye. Şimdi Galatasaray ligde kalsa bunu kim nasıl anlatacak. Federasyon bu kararı alarak kitabına uygun olarak uygulamamıştır kuralı. İlerde sahtekarlık yapan kimse düşürülmeyecektir. Eğer ligden düşürülseydi ne sponsoru kalacaktı ne tribün geliri ne de salon geliri vs. vs. Kimse bundan sonra buna yeltenmeyecekti çünkü sonucu ligden düşürülme olacaktı ama artık biliyor ki düşürülme olmayacak. Acaba alınan bu kararda sponsor ülker firmasının parmağı var mı.


2. enteresan nokta ise Fenerbahçe maçında sahaya giren ve basketçilere saldıran taraftarlar yüzünden alınan 4 maçlık ceza. Aynı olayın benzerinde verilen 5 maç ceza var Fenerbahçeye. Aslında 5 maç da az o da ayrı bir tartışma. Bu olayın diğer olaydan ne farkı var acaba. Federasyon herkese mavi boncuk dağıtarak rezil bir yönetim gösteriyor. Fiba başkanlığına giden her yol mübahtır.

GÖZÜMÜZ AYDIN



İnternet sitelerinde ve bloglarda sanki ağız birliği edilmişcesine aynı haber var tanjevic gönderildi diye. Hemen resmi siteye girdim ama bu haberler yalanlanıyordu. Blog ahalisi de çok emindi kendisinden. Gerçi bu kadar emin olmaları çok güvenilir kaynaklardan haber almalarındandır. Sıradan bir dedikodu konusunda bu kadar emin yazacaklarını düşünmüyorum. Tüm bunların gerçek olduğuna inanmak istiyorum çünkü Aydın Örs sonrası basketbol şubesinin içine düştüğü hali görünce inanmamak istiyor Fenerbahçeli.

2.5 sene önce Aydın Hoca şampiyon yapıp kovulduktan sonra belki de ilk defa bu kadar bir sinir olmuştum yönetime. Ne güzel giden bir düzen vardı ama meyve veren ağaç taşlanır misali kovuldu Aydın Hoca takımdan. Bunu yapanlar kalbimizden de kovacaklarını zannettiler ama her maç oynanan kötü basketbol, antrenör-oyuncu çekişmeleri sayesinde aydın hocaya olan özlemi daha da artırıyorlardı.

Sonunda Tanjevicin kovulma haberleri ve ardından Aydın hocanın tekrar göreve geleceği hakkında haberlerine çocuğu olmuş baba gibi sevindim. Senle o günleri yeniden yaşayacağız büyük Fenerbahçeli. İlk önce kendisinden imzalar atılırken hepimizin önünde özür dilenmelidir. Açıkca söylemem gerekir ki bu sene duyduğum en güzel haberlerden bir tanesidir. Başarısız olacaksak Aydın Hoca ile olalım.