4 Kasım 2009 Çarşamba

Delikanlılık Ve Mahremiyet Dersleri (BY SAATCHİ)

Türkiye’de bazı şeylere erişmek diğer ülkelere nazaran çok daha kolaydır. Yani, özellikle bir yeteneğiniz olması gerekmez. Mühim yerlerde mühim tanıdıklarınız olsun yeter.

Bunun son dönemdeki en büyük örneği ve en çok ses getireni büyük sanatçı !!! ve spor camiasına çok büyük hizmetleri olmuş!!!! Ercan Saatçi adındaki zat-ı şahanedir!!!.

Söze şöyle gireyim ki, daha yazıyı tam okumadan, Fenerbahçe camiasına ya da Fenerbahçe TV’ye saldıracağımı sanacak arkadaşlar rahatlasın. Burada ne camianın ne televizyonun bir kabahati ya da sorumluluğu yoktur. Ki, görüntüyü sızdıranların o dönem FB TV’de şimdi ise GS TV’de çalışan kişiler olduğunun ispat edildiği söylenmekte, doğruysa şayet yapanların ayıbı. Kendi camiamızın içinden biri bir yanlış yaparsa, diğerleri gibi zeytinyağı gibi üste çıkıp her koşulda camiaya alkış tutmaktansa, hatayı kabul etmek daha insanca olur. Yani, görüntülerin dışarı verilmesi doğru ve etik değildir. Ama verildiyse de şayet, iki çift laf etmekte fayda var.

Anlayamadığım bir noktada ise, zat-ı muhterem kendisine komplo kurulduğunu iddia etmektedir. Bir taraftan da komplo malzemesi olabilecek beyanları küstahça sıralamaktadır. Yalnız benim bildiğim “meyve veren” ağacı taşlarlar. Arkadaşın basın camiasında tek bir meyvesini göremedik. Nice efsane Fenerlilerin nice hizmetlerini gördük, kendisininkini göremedik. Ama holiganizmini tescillediğini gördük.

Dünyanın en ünlü gazetelerine bakın. Spor koordinatörü denilen elemanlar hep basın camiasından gelmiş, gazeteciliğe hayatlarını vermiş kişilerdir. Burada ise kayınpederin ya da ex-kayınpederin Genel Yayın Yönetmeni olması yetiyor. Kimse aksini iddia etmesin. Bu adam bu mevkiye basın alanında çığır açtığı için falan gelmedi. Kaldı ki, geçenlerde Arda Turan’ı “sözde savunan” göz boyamaya yönelik yazısı ve benzerleri haricinde spor camiasında holiganizmi ve fanatizmi körükleyenlerin başında gelmiş, köşesinden camianın duayenlerine utanmadan laf sokmaktan da kendini alamamıştır. Fenerbahçe Kulübü'nün İletişim Müdürü Orkun Yazgan'ı sırf Galatasaray Lisesi'nde okuduğu için Galatasaraylı sanacak kadar da uzak görüşlülükten yoksundur. (Orkun Yazgan'ın da vefalı bir FB taraftarı olduğunu, biz bile biliyoruz.)

Galatasaray stadındaki küfürleri kıyasıya eleştirip, kendi -cep telefonu kamerası önünde değil- koskoca camianın televizyonun kayıtdışı kamerası önünde küstahça küfreden ve kendini savunmak isterken daha da acındıran bir insan evladıdır.

Hatasını kabul etmek yerine, “Sokaktaki insan daha da ağırını ediyor, benim yaptığım çok da farklı değil, ” demiş, bir de özel isim vererek çirkefini başka yere sıçratmış, Fenerbahçe Başkanı da dahil olayla alakası olmayanların ismini kullanmış, olayı da özel alan ihlaline ve tele kulak skandalına kadar bağlayıvermiştir. Sonra da içi boş bir özür dileyiverip gönlümüzü almıştır???? O zaman ben de diyorum ki, kendisi ya şov yapacak yer arıyordur ya da bu görüntüler 3 yıl sonra bir şekilde kamuya ifşa edildiğinde hangi organların “haksız” yere zan altına gireceğini düşünemeyecek kadar SORUMSUZDUR. Onun konumunda Selçuk Yula olsaydı( ki onun iş ahlakı vardır en azından) ben bu yazıyı yazmazdım bile. En son Erman Toroğlu’nu kendisiyle çelişmekle suçlamaktadır ama kendisine toz kondurmamaktadır! Müzik yarışmalarında jürilik yapmış, onu bunu “Arkadaş kıvırıyor çalın oradan 9-8 lik bir ritm” diye televizyonun önünde aşağılamıştır kendisi. Şimdi esas kıvıran kimdir acaba?

Ömer Çavuşoğlu gibi ses getiren tipler bile böyle aptalca bir şey yapmamıştır. Çıkmıştır, televizyon önünde Galatasaray bayrağına hareket çekmiştir ama bu zat-ı muhterem gibi de döneklik yapmamıştır. E.S onun tırnağı da olamaz o ayrı ama bu azmiyle!!! yakında takım çalıştırmaya da başlayabilir. Günlük hayatında gider bütün fanatik arkadaşlarını toplar, bütün Galatasaray camiasına küfredebilir, o kendisini ilgilendirir ama “ o ex kayınbaba torpiliyle edindiği konumu itibarıyla” sokaktaki adamın yapacağı her şeyi “alenen, kamera önünde” yapamayacağını da bilmesi gerekir. Ya da yaparsa sonuçlarına da katlanmayı bilmesi gerekir. O torpilli köşesinde “Taraftar delikanlılığından” söz ediyor, bunu telaffuz edecek en son adam da kendisidir.

Videoda kendisinin çok eğlendiğini de görüyoruz. Medya tepkisinden çekinen ev sahibi kendisini küfürlü konuşmamaya davet ediyor ama kendisi de küfürün yersiz olduğunu söylemek yerine içeriğini analiz ediyor. Eee, yaptığında yanlış yoksa bu süklüm püklüm özür dilemeler niye?Bu da kendisinin ilk saçmalığı değil. Zaten tepkimiz sıradan bir insanın ya da yazarın veya yöneticinin rakip takıma küfretmesine de değil. E.S'yi bu kadar özel!!!! yapan şey kendisi gibi takımlar arası gerginliği körüklemiş değerli bir yazarın!!!! (Sinan Engin diyor) eski incilerine bir yenisini daha ekleyip, bir de suç ortağı arayarak başka isimlerle kendini ve bu küfür trağini haklı göstermesinedir. Bir öyle bir böyle konuşup milleti zan altında bırakmasınadır. Medyaya özür dileyip şirin görünmeye çalışıp göz boyamasınadır. Meslek etiği olmadığı halde ahkam kesmeye yıllardır devam etmesinedir. Bir de Haldun Üstüner'i arayıp spor basınını karşısına almaması yolunda tavsiyelerde!!! bulunduğu haberi çıkmış. Böyle şeylere alkış mı tutalım? Tepkimizi koyacağız ki "mümkün olduğu kadar" Galatasaraylı Beşiktaşlı Fenerbahçeli hiç bir yazar, yönetici vs. böyle saçma sapan gündemlerin oluşmasına sebebiyet vermesin. Spor camiasında birazcık da olsa saygı olabilsin. Önce kameralara şov yapıp, sonra geri vitese takmasın kimse. O "başkalarının" hali hazırda böyle bir kaydı yok ama E.S'nin var. Konuşan ve konuyu da kendi rızasıyla açan da kendisi. Açık açık dalga geçiyor, aklı sıra mizah yapıyor. Çoğunluk da böyle bir şeyi doğru bulmadığını kamera önünde böyle şey yapmayacağını açık açık söylüyor. Ama neyse, E.S bildiği yolda devam etsin. Spor Koordinatörü "hala" kendisi. Ama 2 Kasım’daki efsane yazısının üstüne bir daha yazı yazabilir mi bilmem.

Not: Ercan Saatçi’nin Spor Koordinatörlüğü görevinden alındığına ilişkin haberler dolaşmakta. Kendisinin de Hürriyet Spor Servisi’nin duayenlerini tasfiye edecek bir liste hazırladığı biliniyor. Hatta gazatede yeni türeyen Kaan Koç isimli zatın da akrabası olduğu söyleniyor.(Aslında akrabası değil kankası, ortak müzik çalışmalarında bulunmuşlar.) Haberler doğruysa, kendisine hazmetmesi için limonlu maden suyu içmesini tavsiye eder, son yazısında bile hala kendini meyve veren ağaç zannetmesine de bir tarafımızla güldüğümüzü belirtir, kendisine değil ama FB ve Beşiktaş camialarına saygılarımı sunarım.

1 yorum:

katmandu dedi ki...

evet güzel yazmışsın ama tüm bu ercan saatçi ile ilgili yazılarda eksikliğini hissettiğim bir şey var... eğer küfür olayı olmasaydı bu derece tartışılırmıydı açıkcası zannetmiyorum hadi yeni getirildiği görev neyse ama köşe yazısı yazması bile bu ülkede hiç umursanmadı. o yüzden şimdi gelen tepkilerde bana samimi gelmiyor(seni kastetmiyorum yanlış anlaşılmasın maxımus,konuyla ilgili yazan basın mensuplarına sözüm) sonuçta gittikçe daha kötüye alıştırılan bir spor medyasında bir son durak olarak görmek gerek ercan saatçiyi... ve sormak gerekiyor ....eski mankenden( üstelik çok kart-kulak tırmalayıcı- sesli ) nasıl spor spikeri oluyor... eskinin tüm kötü karakterli futbolcuları nasıl yorumcu oluyor -yani sergen,rıdvan mesela oynadıkları zamanları da gördük. şimdi ardayı hangi yüzle eleştiriyorlar...off ki off