Ve maç beklenildiği gibi sonuçlandı. Ve maç öncesi hakkında konuştuğum Trabzonspor ile ilgili bir kaç şey daha söyleyerek yazıma başlamak istiyorum.Bu Trabzonspor'un buraya top oynamaya geldiğinden şüphe duydum aslında. Maç içinde zaman zaman sertlik olabilir. Ama Trabzonspor olayı biraz çirkefliğe döktü. Ve benim aslında önceki yazımda bahsettiğim vizyon olayı da biraz bununla ilgili. Büyük takımlar futbol oynamaya gelir, Beşiktaş gibi... Yenilir ya da yener. Pozisyon bulur, becerikli ve şanslı olursa atar,bazen şanssızlık eseri gol yer ama seviyeli oynar, şanına yakışır bir şekilde oynar. Futbol biraz da budur. Kimi orta kalite takımlar pres yapıp futbol oynatmamaya gelir, Eskişehirspor gibi.. Puanını alır gider. Bir de Trabzonspor'un bu gece uyguladığı bir model var, o da ancak daha küçük takımların yapacağı türden bir şey. İşte bu futbol mantalitesiyle , bu savunmasıyla, bu kilolu kalecisiyle ve Ceyhun!!!!! gibi yıldızlarıyla Trabzonspor Türkiye'nin Avrupa'da puan almasını ve başarı kazanmasını sağlayacak takım vizyonuna sahip değildir. Intertoto'da oynayıp tecrübe kazanırsa, zamanla olabilir. Ancak ligde yükseldikçe taraftarını -beyhude yere- ümitlendiren, ufak tefek bazı hedefleri yakalamaya çalışan bir takım hüviyetinde.
Maç içinde Trabzonspor'un tek ustalık kokan hareketi Colman'ın ilk golüydü. Bu tip bir golü Avni Aker'de de atmıştı Galatasaray'a karşı. Attığı ikinci golde de, olması gerektiği yerdeydi. Tabii, Galatasaraylı futbolcuların eşsiz ikramları da Trabzonspor'un futbol oynamasını sağladı. Yani, futbol oynayan da oynatan da Galatasaray'dı.
Ceyhun maç boyunca ortalığı çok gerdi. Ama gençlik heyecanından, ama kendini kanıtlama sevdasından ama başka nedenlerden ....
Neyse, çok kısaca Galatasaray'ın savunma zaafları devam ediyor ama hücumda üretkenliği yeniden bulmuş durumda. Ya da belkide karşısında savunma bulamamış durumda... Beklenmeyen goller yiyor ama telafi edebiliyor. Bu Galatasaray, ligi ilk ikinin içinde bitirir. Ama Trabzonspor ancak ilk sekize girme mücadelesi verir bu kafasıyla.Bu arada kaleci Silva'ya bir diyetisyen nezaretinde kilo vermesini, Hugo Broos'a da Belçika'daki eş dost için tez elden hediyelik eşya bakmasını tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder